Son zamanlarda sürekli duyduğumuz 4.5G konusuna biraz açıklık getireyim dedim. Ben bunu yazarken yarın (1 Nisan 2016) Türkiye’deki operatörlerde çalışmaya başlayacak 4.5G’yi her yerde hepimiz duyuyoruz. Reklamlar, billboard’lar her yerde. Operatörler birbirleriyle yarışıp en hızlısı olmaya çalışıyor. Peki ne bu 4.5G?
Zamanında 3G’nin geldiği günü hatırlıyorum. Sıcak bir yaz günüydü, devrim niteliğindeydi. Hemen tanıdığım birkaç kişiyle, o zamanın açık ara en iyi telefonu olan Nokia N95 ile (hey gidi günler) görüntülü arama denemiştik, ve sanırım bir daha kullanmadık. Video calling özelliğinin, MMS gibi, hiçbir zaman tutmamış olmasını bir kenara bırakırsak, o zamanlar için gayet yüksek hızda mobil İnternet erişimi sağlamıştı bize. Zamanla 3G de gelişse de, bir yerden sonra bize yetmemeye başladı. Gelişmiş ülkelerin neredeyse tamamı, LTE (Long Term Evolution) adında yeni bir teknolojiye geçmişlerdi ve 3G artık onlar için yavaş, eski bir teknoloji idi.
Tüm üçüncü dünya ülkeleri gibi, biz de henüz bu yeni çağdaş teknolojiden yararlanamıyorduk. 3G’nin bize verdiği, şanslıysak birkaç megabit/saniye’lik İnternet erişimine razıydık. Telefonlarımız yeni teknolojiyi destekliyordu, GSM operatörlerimiz altyapısı son birkaç yılda kısmen de olsa bu teknolojiyi destekliyordu, ancak bu teknolojinin çalışması için gerekli radyo frekanslarının kullanımı devlet tarafından ihaleye açılmamıştı. Kısaca, var olan, hazır teknolojiyi, bürokratik nedenlerden dolayı kullanamıyorduk.
Neyse ki devlet zamanla bu işten de, diğer her şeyde olduğu gibi, fahiş vergilerle kar edebileceğini anladı ve ihaleyi operatörlere açtı. İhalenin tamamlanmasının ve uzunca bir bürokratik engelin ardından, 1 Nisan 2016 tarihi ile LTE Advanced teknolojisi ülkemize geliyor. 3G’den kat kat daha yüksek hızları destekleyen bu teknoloji ile, cep telefonumuzda, İnternet’e dair her şey daha hızlı olacak diyebiliriz. YouTube, Instagram, Vine, web siteleri… Hepsi daha hızlı yüklenecek. Cep telefonumuzu hotspot özelliği ile bilgisayarımıza bağladığımızda, saniyede birkaç megabit yerine onlarca megabit/saniye (aslında teorik olarak yüzlerce megabit/saniye, ancak pratikte bu hızları kısa vadede göreceğimizi sanmıyorum) hızlarında download ve İnternet erişimi yapabileceğiz. Kısaca, her şey daha hızlı olacak.
Cep telefonlarımızın pilini 3G’ye göre azıcık da olsa daha fazla yiyen LTE ile çağa ayak uydurabileceğimizi bilmek güzel. Ancak GSM operatörlerinin aylık 2GB, 4GB gibi, özellikle LTE hızlarında kimseye yetmeyecek kotaları kafalarda soru işaretleri uyandırıyor. Mobil İnternet tüketimini göz önünde bulundurursak, kotaların ortalama 10-15GB seviyesine çıkması yerinde olur, tabii ki burada GSM operatörlerinin gerçekten insanların ihtiyaçlarına uygun nitelikte hizmet mi vereceği, yoksa, tabiri yerindeyse afedersiniz ayakta adam mı sikeceği tartışılır, zaman gösterecek. Her ne kadar geriden de gelse, dünyadaki genel kabul görmüş en son ve en hızlı mobil İnternet erişim teknolojisinin ülkemize geldiğini görmek güzel. Umarım teknolojik gelişmeler zamanla daha da hızlı hayatımızda yerini bulur ve biz de zamanla, biraz da mentalite farkıyla, 3. Dünya Ülkesi kategorisinden çıkarız.
Tüm bunları zaman gösterecek. Ancak kesin bir şey var ki, kedi video’larımız 1 Nisan 2016 tarihiyle çok daha hızlı yüklenecek, snap’lerimiz çok daha hızlı gidecek, Facebook feed’imiz çok daha hızlı açılacak, YouTube video’larımızı telefonumuzdan rahatça 1080p çözünürlüğünde izleyebileceğiz. Umarım, tüketimin yanında, bu güzel teknoloji biraz olsun üretim için de kullanılır ve insanlarımız ellerinin altındaki bu gelişmiş teknolojiyi faydalı bir şeyler üretmek için kullanırlar.
O zaman, haydi 4.5G’nin tadını çıkaralım!