Genç görünüyorum. Şu anda 26 yaşımdayım. Sakallarımla 22-23 yaşında gibi, sakallarımı kesince 20-21 yaşında gibi görünen biriyim. Bunun bana uzun vadedeki getireceği şansı ve büyük görünme kompleksine sahip olmadığım gerçeğini bir kenara koyarsak, asıl gençliğin dış görünüşten bağımsız olduğunu belirtmem gerekir. Çocuk kalmak.
Çocukken, hiç bir sorumluluk yokken, daha biz hiçbir şeyi bilmezken her şey ne kadar güzeldi, basitti, ve, yoktu. Biz vardık, kendimiz. Bizi besleyen ailemiz, bizi eğlendiren oyuncaklarımız, bizi uyuşturan çizgi filmlerimiz, biraz daha büyüdüğümüzde ise, bizim gibi olan arkadaşlarımız. Hep biz, hem kendimiz. Dünyanın merkezinde biz vardık ve her şey bizim etrafımızda dönüyordu. Ağladığımızda, sızladığımızda, şımarıklıkla istediğimizi elde ediyorduk. En doğal, hiç bozulmamış halimizde bu vardı.
Sonra toplum normlarını öğrendik. Neyin ayıp, neyin kabul edilebilir (ya da edilemez), neyin doğru olduğunu öğrendik. Bize söylenen toplum normlarına uymaya, diğerlerinin bizi görmek istediği gibi görünmeye başladık. Sosyal bir varlık olarak toplum içinde bir statü kazanma yarışına girmeye başladık. Baktık bir yerlere gelmek için hile yapmak gerekiyor, hile yaptık: iki yüzlü olduk, yalan söyledik, ihanet ettik, insanları manipüle ettik. Kendimizi, başkalarını ezerek yükselttik, çünkü böylesi hep daha kolaydı, sinsiceydi. Göreceliliği çok yanlış anladık sanırım.
Bozulduk.
Kendimiz için başkaları için yaşamaya başladık. Bir kere bu düzen döngüsüne girince çıkamadık. Arkamıza bile bakmayıp sistemin bir parçası olduk. İçimizdeki çocuğu, kendi benliğimizi öldürdük. Katiliz biz.
Ya da öldürdüğümüzü sandık. Bizi biz yapan, bize hayat veren en temeldeki şeyi, bizi besleyeni öldüremeyiz ki. Derinlere gömeriz, göz yumarız, yok sayarız. Ama o oradadır, aylar ve yıllar da geçse orada bizi bekler öylece. İstesek de öldüremeyiz. Belki de ona dönmeliyiz. Onu anlamalıyız artık. Belki de tekrar dünya bizim etrafımızda dönmeli. Yine şımarık olmalıyız. Ama şımarıklık kötü bir şey, değil mi? En azından bize böyle söylendi, değil mi? Neden yanlış olsun ki bize söylenenler, sonuçta?
Kime göre neye göre? Bana göre değil. Şımarıklık kötü bir şey değil ki! Yanlış anlaşılmasın, başkalarını ezip küçük gören insanların şımarlıklığından bahsetmiyorum. Kendine sınır koymamaktan, her şeyi istemekten bahsediyorum. Bunda kötü bir şey yok ki, hayatın temeli zaten yaşamak, neden kendini engelleyesin ki! İşte, toplumsal en büyük sorunlardan biri, insanların kendilerine söyleneni sorgulamadan kabul etmeleri. Örneğin:
Şımarıklık kötüdür (kime göre neye göre), ıslak saçla soğukta çıkma hasta olursun (26 yıldır bir kez bile bu nedenden hasta olmadım), sevmeden seks ahlaksızlıktır (ahlaksızlık falan değil, sadece sıkıcı, snowboard’u tercih ederim), bir şeyi kazanmak istiyorsan çok çalışmalısın (büyük ikramiye kazanan piyango biletini alırken de mi?), yukarıda Allah var (güney yarımküre için de geçerli mi? her nerdeyse Afrika’ya da bir el atabilir mi bir ara?), aman sokaktaki hayvana dokunma pistir/ısırır (sokakta önüme gelen kedi/köpeği seven biri olarak çoktan ölmüş olmam gerekiyor), her Türk asker doğar (bkz. bedelli), alkol kötüdür (içmeyi öğrenemediysen, olabilir evet), uyuşturucu kötüdür ve yasadışıdır (ama sigarada, her gün yediğimiz bir sürü gıda maddesindeki kimyasallarda, denetimi doğru düzgün yapılmayan trafikteki milyonlarca aracın egzozunda, sağlıklı olmak için fahiş fiyatlar ödememizde sıkıntı yok), istediğin birden fazla şeye sahip olamazsın seç birini (neden?).
Çocukken, beynimiz bütün bu saçmalıklarla kirlenmeden önce her şey çok daha güzeldi. Kendi dünyamızı yönetiyorduk resmen. Kimse bize karşı koyamıyordu. Arada bir ağlardık evet, ama ağlamak güzeldir, deşarj olursun, hem bak onu da unuttuk büyüyünce.
We don’t stop playing because we grow old; we grow old because we stop playing.
George Bernard Shaw
Bunlardan kurtulmak elimizde. Belki bir anda, bir günde değil, ama çok da uzun sayılmayacak bir zaman içinde her şeyi yeniden değiştirebiliriz. Olgunlaş, sorumluluk sahibi ol. Bunlar çocuk kalmanın karşıtı değil ki. Çoğu kişi bunu anlamakta zorlanıyor. Takım elbiseni yine giy, toplantılarını yine yap, yine anne/baba olup çocuk büyüt. Sadece o takım elbiseyi çıkarmasını da bil. İstediğin sorumlulukların hepsini al, istemediklerini alma. Gömdüğün hayallerini çıkar. Koş, eğlen, zıpla, saçmalıklar yap, sarhoş ol, tehlikeli şeyler yap, kendini ve çevreni şımart, içinden geleni yap, bir yerlerden atla, bir yerlerini kır. Ne fark eder? Şimdi değilse ne zaman?
Çocuk kal. Seni sen yapan hayallerinden asla, ne pahasına olursa olsun,
Vazgeçme.