Kışın ortası. Serin sakin bir cumartesi akşamı. Huzurlu olduğunu kabul ettiğimiz evimizdeyiz. Pencere kapalı, kaloriferler açık. Sevdiğimiz güzel bir şeylerle uğraşıyoruz. Her şey yolunda, ya da en azından öyle görünüyordu…
En güzel şeyleri yaptığın keyifli bir gün. Geçmişin geçmişte kalmış, gelecekte seni güzel şeyler bekliyor. Hayaller kuruyorsun. Yarın ne yapacağından tut, on yıl sonra kiminle nerede olacağının hayallerini kuruyorsun. Sonuçta ne de olsa kimse hayallerini senden alamaz, değil mi?
Zamanında çok canını yaktılar senin. Hakları olsa bir şey demeyeceksin, ama haksız yere çok canın yandı. Bir şekilde hepsinden sıyrıldın. Tüm anılardan kalan ufak parçalar seni bugünkü sen yapıyor. Düştün, kalktın, tekrar düştün, yine kalktın ama her defasında incindin ve yoruldun. Dinlenmek gerek. Geçmiş defterini kapattın, bir rafa kaldırdın. Temiz bir sayfa açtın, geçmişe dair hiçbir şey yok. Ne de olsa tertemiz, bembeyaz bir sayfa, değil mi?
Kafanda yüzleşmek istemediğin, korktuğun insanlarla yüzleştin, oluşturduğun imajlarıyla savaştın ve yendin hepsini. Bilinçdışındaki seni rahatsız eden geçmişini yendin. Yoruldun, ama sorun değil, sakince uykuya daldın geceleri. Her gece rüyalarında biraz olsun huzura kavuştun. Sonuçta rüyalarında geçmişin seni rahatsız edemez, değil mi?
Telefonunu eline alıyorsun, eski bir fotoğraf gözüne çarpıyor… Eski bir konuşmayı görüyorsun. Hatırlamaman gereken şeyleri hatırlıyorsun. Hayat sen kaçtıkça evinde odanda rüyalarında her şeyden uzakta olduğunu düşündüğünde bile bazı şeyleri gözüne sokmayı başarıyor. Kaçtıkça daha da kovalıyor seni. Bitmiyor işte. Sonra bir gece gökyüzüne bakıyorsun ve ister istemez şunu düşünüyorsun sen de:
Belki sen de Ay’a bakıyorsundur. Bir başkasının yanındasındır. Ama aynı şeyi düşünüyorsundur.
Düşüncelere dalıyorsun. Geçmişte kayboluyorsun. Aslında her şeyle yüzleşmediğini fark ediyorsun belki de. Çünkü bazı defterleri yalnızca açan kapatabilir. Sen kapattığını sanarsın ama bir şeyler hep açık kalır. İlerlediğini sanarsın ama aklının bir köşesini kurcalar. Bırak açık kalsın o sayfa. Kapatamayacaksın işte. Onun yerine o defter bir kenarda dursun, daha güzel bir defter al, ona sıfırdan başla.
Bu da öylece açık dursun işte, belki biri bir gün o sayfaya tekrar bir şey yazar.
Belki.