Zaman Hiçbir Şeyin İlacı Değildi

Zaman her şeyin ilacı derlerdi, inanırdım. Çünkü bu konuda bir yorum yapmak için zaman geçmesi gerekiyordu.

Sonra zaman geçti. Zaman bütün güzel anıları, umutları, beklentileri, hayalleri geride bırakıp tozların altına gömdü.

Zaman bir sürü yeni şans gösterdi, hepsini istisnasız hüsranla bitirip hiçbir şeyin yoluna giremeyeceğini kabullenmemizi sağladı.

Zaman bizi yaşlandırdı, vücudumuzu ve ruhumuzu eskitti, yordu.

Zaman bizi geçmişe hapsetti, tekrar bir şeylerin güzel olacağına inandırdı. Ama asla olmadı.

Hep bir şeyler aradık, hep Zaman’ın bize vaatlerine inandık. Bekledik, ve yalnızca çürüdük.

Zaman sevdiklerimizi bizden sadece aldı, ve onların bir daha asla gelmeyeceğini gösterdi bize.

Zaman ilerledikçe çocukluk hayallerimizin olamayacağını kabullendik. Gelecekte olacak dediğimiz şeylerin olmadığını gördük. Zaman ilerledikçe hayatın heyecanı kendini monotonluğa ve her geçen gün yaklaşan, kaçınılmaz ölüm korkusuna, yaşlılığa, istemediğimiz sorumluluklara bıraktı.

Zaman geçtikçe çocukluğumuzun, parkta oynamanın, üniversite hayatının, ve insanların bir daha asla geri gelmeyeceğini, yapamadığımız her şeyin ölene kadar içimizde kalacağını anladık.

Zaman geçtikçe her şey birbirinden ayrıldı, uzaklaştı, ışık bile kırmızının karanlığına gömüldü. Zaman geçtikçe yalnızlaştık, robotlaştık, sıkıcılaştık.

Zaman hiçbir şeyin ilacı değildi. Yalnızca bir hayaldi.